Beyoğlu’nun farklı renkleri dert ortaklığında birleşti
Beyoğlu sokaklarını gezerken insan profili ve mahallelerin dokusu fonda değişse de sanki onca insan aynı sofrada oturmuş ve birbirini duyar gibi:
“Yangın var yangın. Rahmetlik Süleyman Demirel’in bir lafı vardır. Tencere getirir, tencere götürür.”
Okmeydanı’ndan bir esnaf oyunu neden bu kez AKP’ye değil de CHP’ye verdiğini bu sözlerle anlatıyor.
Kasımpaşalı bir emekli onu “Emekliler yılı ilan ediyorum diye Sayın Reis bizimle dalga geçti. Semtimizin insanı. Bu semtte doğmuş büyümüş. Bile bile yaptı” diye tamamlıyor.
Galata Kulesi’nin yakınındaki Bereketzade Mahallesi’nde bir esnaf da “Kendilerini zengin ettiler. Bak damada, zenginler listesine girdi. Biz nasıl geçiniyoruz diye düşünen yok” derken Cihangir’de bir kahve sahibi de ekliyor:
“Bir mahallede olan, Cihangir’de olmuyor diye bir şey yok. Her birimiz fakirleştik. Hepimiz aynı tabaktan yiyoruz.”
Yaklaşık 10 bin oy fark attı
Beyoğlu’nda 30 yıl sonra seçmen tercihini yüzde 45,9 oy oranıyla CHP’li İnan Güney’den yana kullandı. İnan Güney, AKP’li son belediye başkanı Haydar Ali Yıldız’a yaklaşık yüzde 9 puanla 10 bin oy fark attı.
Böylece ilçede 1994’ten bu yana devam eden Refah, Fazilet Partisi ve AKP geleneği de son buldu.
Tanzimat döneminde tarihi, coğrafyası, etnik ve kültürel özelliği ile batılılaşma için bir başlangıç noktası olarak kabul edilen Beyoğlu, 1984’e kadar İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı şube olarak yönetiliyordu. 1984’te başlayan ANAP’lı (Anavatan Partisi) yılların ardından 1989’dan itibaren beş yıllık SHP (Sosyaldemokrat Halkçı Parti) dönemi yaşandı.
1989 seçimlerinin Türkiye siyasi tarihi açısından önemli bir yeri de var. SHP’li Hüseyin Aslan’ın Beyoğlu Belediye Başkanlığı için yarıştığı isim bugünün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dı. Erdoğan 7 puan farkla yarışı kaybederken bu seçim, Erdoğan’ın şimdiye dek kaybettiği son seçim olarak tarihe geçi.
31 Mart’ta ise yerel seçimler Beyoğlu’nda AKP’li Haydar Ali Yıldız ve CHP’li İnan Güney’in rekabetine sahne olsa da seçmene göre kaybeden Yıldız değil Erdoğan oldu. Erdoğan, siyasi tarihinde önemli bir yeri olan Beyoğlu’nda 35 yıl sonra yeniden yenildi.
Peki bu tablo nasıl ortaya çıktı?
İstanbul’un en eski semtlerinden biri olan Beyoğlu, her zaman iktidarların ideolojik bir toplumsal hafıza inşa etme çabasına sahne oldu. İlçe, 19’uncu yüzyıl Osmanlı yenileşmesinin ve emek ve demokrasi mücadelesinin hafızasının üzerine muhafazakârlığın öne çıkarıldığı yeni bir yapılanma süreci yaşadı.
Cihangir sakinlerinden Tarkan Kılıç, Beyoğlu’ndaki değişimi “24 yıldır burada yaşıyorum. Kültür olarak çok ciddi bir çöküş vardı burada. Bir sıkışmışlık vardı. Nüfusun değiştiği, eğlence mantığının değiştiği bir yere döndü” diye anlatıyor.
“Aslında iki Beyoğlu var. Bir tarafın sosyo-ekonomik düzeyi yüksek diğer tarafı daha yoksul” diyen Kılıç, AKP’nin bu kez yoksul kesimden darbe aldığını vurguluyor.
Yeni dönemde Beyoğlu için hem kültürel hem de sosyal politikaların öne çıkacağını düşünen Kılıç, Beyoğlu’nun potansiyeline de dikkat çekiyor:
“Buranın bir demokrasi meydanı olduğu, insanların kendini ifade edebildikleri, haklarını talep edebildikleri, tiyatroya, sinemaya, konsere gidebildikleri haline tekrar kavuşacağına inanıyorum.”
Cihangir’de bir mekan sahibi de Beyoğlu’nda seçimde ortaya çıkan tabloda hükümetin ekonomi politikalarının etkili olduğu görüşünde.
“Burası Cihangir, oldum olası çok renklidir. LGBTİ+ yürüyüşleri buradan başlar. Sanatçılar hep burada yaşar. Kimse kendini gizlemez, gerek de duymaz. Ve genel olarak aslında Kasımpaşa, Halıcıoğlu, Okmeydanı gibi yerler buranın tam karşıtıdır” diyen mekan sahibi, ekliyor:
“Seçimde nasıl birleştiler? Aslında Türkiye genelinde ne olduysa burada da o oldu. Artan fakirleşme nedeniyle tepki oyları AKP’ye kaybettirdi.”
Kasımpaşa’da Erdoğan’a sitem büyük
Kasımpaşa’ya girdiğimizde kulağımıza çalınan ilk ses:
“Reis çok yanlış yaptı.”
Semt sakinlerinin gündemi halen seçim. Şaşkınlıkla ilerliyoruz.
Erdoğan’ın doğup büyüdüğü semtte Erdoğan’a sevgi nasıl büyükse sitem de o kadar büyük:
“Buraları unuttu, burada nasıl yaşadığımızı unuttu.”
“Çok üstten bakmanın bir sonucu.”
“Bir tokat attık, yine atarız.”
“Alay eder gibi, bir milletin hayatı onun iki dudağının arasında. Bıktık artık.”
Kasımpaşa sakinleri bizi çok sıcak karşılıyor. Çay ikramının yanı sıra kahvede 51 oynama daveti de alıyoruz. Burada, AKP’lilerin mekanı olarak adlandırılan kahvehanede, artık hem AKP’ye hem CHP’ye oy verenler bir arada, kent sorunlarını tartışırken oyun oynamaya devam ediyorlar.
Oy tercihlerinde ağırlıklı olarak ekonomik gerekçeler etkili olsa da kutuplaştırıcı politikalarla halkın gerçek sorunlarının üstünün örtüldüğünü düşünüyorlar.
Kasımpaşalı bir emekli tepkisini şöyle dile getiriyor:
“Bir kere en büyük problem tarafçılık. İşin gerçeği bir taraf sanki Hristiyan bir taraf Müslüman, senelerdir böyle görüldük. Yok PKK’lı ilan ediyor bilmem ne, bu olur mu, yakışır mı bir Cumhurbaşkanına bu laflar?”
Kasımpaşa ve Cihangir’i birleştiren konular
Kasımpaşa sakini bir kadın da türbanının öne sürülerek siyaset yapılmasına karşı çıkarken CHP’den herkesi kucaklayan bir politika beklentisini paylaşıyor:
“Ben 43 yaşındayım. CHP’nin şimdiye dek nasıl çalıştığını bilmiyorum ama eskiden kalma şeyleri vardı. İnşallah bundan sonra devam etmezler. Hep beraber herkesi kucaklar şekilde ve toplumu şu başörtülü, şu başı açık, şu çarşaflı diye ayrıştırmazlar. Şimdiye kadar herkes diyordu ki AK Parti, ama AK Parti’den dolayı şimdi hayat çok pahalı. İnşallah düzeltirler, başa da gelirler de düzeltirler.”
Cihangirli bir esnaf da “Gidecek başka bir şehrimiz ve ülkemiz yok. Bir arada kardeşçe yaşayacağız. Başörtülü de yaşayacak, mini etekli de yaşayacak. Benim gibi inanmayan da yaşayacak, inanan da yaşayacak” diyerek Kasımpaşa sakiniyle aynı beklentiyi paylaşıyor.
Kasımpaşalılar ve Cihangirliler, Van’da seçimi kazanan DEM Partili Abdullah Zeydan’a ilişkin mazbata sürecine karşı da birleşiyor.
Cihangirli esnaf, “Kürt Türk hepimiz bir arada yaşayacağız. Bugün bana yarın sana. Demokrasi ise hoşgörü ise uzlaşı ise hep birlikte el ele tutacağız” derken bir Kasımpaşa sakini, “Van’da olanları görüyoruz. Bu doğru değil, iktidara nasıl güveneceğiz” ifadelerini kullanıyor.
AKP seçmeni: Bekleyip göreceğiz
Beyoğlu’nda AKP yüzde 40,7 oy alsa da sokaklarda AKP’yi ve AKP’ye attığı oyu savunanı bulmak zor. Konuşmayı tercih etmeyenlerin AKP seçmeni olduğunu anlıyoruz. Ya teşekkür edip uzaklaşıyor ya da “Benimle değil onunla konuşun” diye oy tercihi değişen arkadaşına işaret ediyorlar.
Okmeydanı’nda AKP’nin kaybetmesine üzüldüğünü belirten kadın seçmen, daha fazla yorum yapmaktan çekiniyor.
Katip Mustafa Çelebi’de AKP’li bir esnaf, “Ben memnun değilim, o ayrı mesele. Lakin yapacak bir şey yok. Halk kimi seçerse o. Bakıp göreceğiz” diyor.
Sokakta geçmiş yılların aksine herkes çok dertli ve konuşmak, sesini duyurmak istiyor.
İlçede kullanılan oy sayısı 2019’a göre 7 bin 508 adet azalırken AKP oyları 2019’da BBP’nin de aldığı oy katılarak hesaplandığında 17 bin 262 geriledi.
Bir Okmeydanı sakini ise AKP’lilerin sandığa gitmediği yorumlarına karşı çıkıyor:
“Kim gitmemiş, ben AK Particiydim. Tüm aile AK Parti’ye veriyorduk. Şimdi CHP’ye verdik. Özellikle kazansın diye. Neden vermeyelim o da bu ülkenin vatandaşı.”
Kentsel dönüşüm politikalarına tepki
Okmeydanı’nda hükümetin kentsel dönüşüm politikaları da seçim sonuçlarında belirleyici oldu.
Bir Okmeydanı sakini, “Kentsel dönüşüm olurken zulümle hallettiler bu işi. İnsanları evlerinden zorla çıkarttılar. Ramazan’da gazını, suyunu, elektriğini kestiler. Bundan büyük yanlışlık olmaz” diyor ve ekliyor:
“Bakın şu cami üç yıldır kapalı. Sapasağlam. Kentsel dönüşüm diye rant uğruna burayı yıkıp büyük bina yapacaklar. Biz camimizi istiyoruz. İlk talebimiz bu, İnan bey bunu çözsün, ikincisi de görüyorsunuz işte temizlik yok.”
Okmeydanı Barınma Hakkı Mücadelesi’nden Derya Işın Sarıtaş da insanların evlerinden çıkarılma sürecinin oy tercihlerinde etkili olduğu görüşünde.
“Hepimiz derin bir nefes aldık. Yani gitsek bile dönüşüm olduğunda geri dönebiliriz” diyen Sarıtaş, “İnan beyin projeleri bize güvenilir geliyor. Güveniyoruz, inanıyoruz. Buranın çocuğu zaten, burada doğmuş, büyümüş. Umarım güvenimizi boşa çıkarmaz” diye ekliyor.
Öte yandan Sarıtaş, Bakanlık ve bir önceki belediyenin sabit ödeme sözüyle evlerini boşaltan semt sakinlerinin ise belediyedeki değişiklik sonrası bu sözden dönülüp dönülmeyeceği ve evlerini teslim alıp almayacakları konusunda endişe duyduklarını belirtiyor.
Haydar Ali Yıldız’a da eleştiri var
Oyların renginde daha çok Erdoğan ve hükümetin politikaları etkili olurken Haydar Ali Yıldız’a ilişkin bir memnuniyetsizlik de söz konusu.
Vatandaşın beklentisi hizmet. Çünkü bir önceki belediye başkanı döneminde unutulduklarını düşünüyorlar.
Kasımpaşa sakinleri otopark ve çöp sorununa işaret ederken Asmalı Mescit esnafı yüksek enflasyon, yüksek kiralar ve geçim sıkıntısının yanı sıra yolların bozukluğundan ve yine çöp ve bakımsızlıktan şikayet ediyor.
Asmalı Mescit’te bir esnaf, “Bak sokağın haline bak” diyor.
“Bir çivi attıkları yok ya hani 10-15 senedir bu sokak böyle. Yani yama üstüne yama” derken bir diğeri ekliyor:
“Birkaç sene öncesine kadar hafta sonu sokaklar yıkanırdı. Ama inanır mısın iki üç senedir görmüyoruz ki sokaklar pislik içinde, buraya bakan yok.”
Bir başka esnaf da Gezi olaylarına işaret ederek “2013’te burada İspanyol turistler vardı. Başbakanım şerefe dediler” diyor ve o günden sonra hizmet alamadıklarını belirtiyor.
“CHP kendi başarısı gibi görmesin”
Kimi seçmen de SHP dönemini hatırlatarak “Hizmet gelmezse bir daha seçmeyiz” uyarısı yapıyor. CHP’den beklenti büyük.
Asmalı Mescit’ten bir esnaf “CHP’nin de bunu kendi başarısı gibi görmemesi lazım. Pahalılık ve geçim sıkıntısından dolayı insanlar biraz AKP’ye tepki gösterdi. Yani gevşek davranmamak lazım. İyi çalışması lazım” derken Okmeydanı esnafının uyarısı ise AKP’ye:
“Eğer bir dahaki genel seçimlere kadar kendilerini düzeltmezlerse, halka bir şeyler vermezlerse bir dahaki seçimlerde baraj altı kalırlar. Bu sadece uyarıdır yani.”
DW Türkçe’ye sansürsüz nasıl ulaşabilirim?